7 Eylül 2009 Pazartesi
One yorum

Çekinmeyin,Tüketin!!!!

Ekonominin düzelmesi adına başlatılan ve hala sürmekte olan reklam kampanyasından hepimiz artık haberdarız. Fazlasıyla özensiz çekilmiş reklam filmlerini geçiyorum. Şimdi de bizi her yerde alışverişe teşvik eden reklam afişleri sahnede. Aslında ben bu filmi daha önce görmüştüm (Eve kapanma Pazara çık!!).

Kampanyada; canlı ekonomi için sıcacık bir simit, ekonomik krizi sakinleştirmesi için bir sakız, gül gibi (!) ekonomi için bir çiçek, ekonomiyi sevindirmek için bir oyuncak alınması öneriliyor. İşte budur. Bu kadar yaratıcı bir kampanyaya az rastlanır. Siz bizimle dalga mı geçiyorsunuz? Cebinde parası olan adam bir simitin, bir sakızın hesabını mı yapacak? Zaten 'ihtiyacı' varsa bir de üstüne parası varsa alır. Neden algı yaratmaya çalışıyorsunuz ki? Zengin adama ise mesajınız o baştan falso!!!

Üstüne üstlük bir de çiçekçi teyze yapmışsınız. Ekonomiye can vermekten bahsediyorsunuz. Umarım teyzenin bir vergi levhası mevcuttur. Yani henüz ben olanıyla karşılaşmadım da.

Reklam filmlerini seyrederken ister istemez insan şöyle bir soru soruyor. Acaba en son ben ne zaman öyle bir bakkala gittim ya da en son ne zaman öyle bir oyuncakçı gördüm? Vahşi kapitalizm yüzünden yok olan sektörlerde, bir de dalga geçer gibi reklam filmi çekiyorsunuz. Siz önümüze her geçen gün yeni bir alışveriş merkezi kurun, içinde marketinden oyuncakçısına çiçekçisinden fırınına kadar herşey olsun, sonra da ordan alma, burdan al. Bir de bizi bu düzene alet etmeye çalışıyorsunuz. Reklamlarınızda ünlü isimleri; ekonomistleri oynatmışsınız da yarattığınız algı, direkt tüketim algısı. İnsanlara kapitalizmin dilinden konuşuyorsunuz 'TÜKET, TÜKET, TÜKET'. Sizin sisteminiz tıkırında yürüsün diye ben durmadan alışveriş yapacağım öyle mi? Bu sistemin içinde olmayı ben seçmedim. Bu sistemi de sevemedim. Şimdi de kalkıp bana tüket diyemezsiniz!!! The end.

1 yorum:

  1. Aslında bu kriz bizlere, mevcut sistemin gücünün sanıldığından daha zayıf olduğunu göstermiştir. Tüketim kültürünü ayakta tutan yüzde harcamalarında birazcık muhafazakarlaşsa; 150 yıllık bankalar mahvoluyor, İzlanda gibi finans sektörü tabanlı ülkeler tamamen iflas ediyor, dev otomativ şirketlerinin CEO'ları hükümetlerin karşısında süt dökmüş kedi gibi oturuyor, ve sistemi ayakta tutmak için televizyonlarda reklamlarla yalvarılıyor. Bu reklamlar, sistemden beslenenlerin, tüketimin biraz yavaşlaması karşısında ne hale düştüklerinin göstergesi.

    Kısacası, bazı değişiklikler için başka bir yazınızda değindiğiniz gibi bir "Freegan" olmaya gerek yok. Biraz daha az tüketim eğer kitlesel bir akıma dönüşürse, iktisatçılar yeniden sistemi sorgulamaya ve başka "ihtimalleri" düşünmeye başlayacaklardır.

    YanıtlaSil

 
Toggle Footer
Top