18 Ekim 2009 Pazar
0 yorum

Sözüm Meclisten İçeri

Bu yazıyı sana yazdım ama büyük ihtimalle hiçbir zaman bu yazıyı sana yazdığımı bilmeyeceksin. Çünkü bu veya buna benzer hiçbir yazı senin dikkatini çekmeyi beceremez. Gözün takılmaz hatta parmakların tıklama zahmetinde bulunmaz. Sen şu anda büyük ihtimalle facebookta ya da msn de veyahut alışveriş sitelerinde zaman öldürmekle meşgulsündür. Belki de televizyonda hep imrenerek baktığın, içinde birgün kendini görmeyi hayal ettiğin magazin programlarının içinde bir sonraki "Az Sonra" yı bekliyorsundur. Ya da herhangi bir cadde de müthiş albeninle yürürken etrafındakilere tiryakisi olduğun dizilerden miras kalan bir ağız yayvanlığıyla son sevgilinden bahsediyorsundur ve büyük ihtialle biraz sonra soluğu Starbucks ta alacaksındır. Rolleriniz en başından belirlenmiş gibi, konularınız sabitlenmiş. Sanki belirli bir müfredatı takip eder gibi. Tam anlamıyla ayrılmışsınız kadın ,erkek olarak kesin ve net çizgilerle. Karşılaştığım zaman sizlerle hiç şaşırtmazsınız beni. Zaman zaman konu başlıklarında sıralama farkı oluşsa da erkeklerin müfredatında; futbol, otomobil, kadınlar, ps, elektronik /teknolojik aletler. Kadınların müfredatında; erkek arkadaş, dedikodusu yapılacak farklı bir kız arkadaş, alınmış ya da alınacak bir ayakkabı/parfüm/çanta/kıyafet , yemek yenilecek veya kahve içilecek mekan seçimi. (Örnekler müfredat düzeyinde az da olsa çoğaltılabilir.)
Sizlerden önce de böyle miydi? En başından beri mevcut muydunuz? Yani hep var mıydı sizin gibiler bu hayatta? İlk nerede varoldu bu vurdum duymaz, şımarık, boş insan tipleri? Sistem heralde bu hale getirdi sizi. Kesin kesin. Suçlu olan sistem. Peki nasıl ayrıldık biz sizlerden? Bizler de aynı sistemin içerisindeyken. Para mı neden oldu acaba? Tamam da parasızında da var böyle tutkuyla bağımlı sizin yaptıklarınıza. Acaba burada mı devreye girer aile faktörü. Bir aile mi yapar bir çocuğu cahil ya da kara cahil? Yoksa iş kendini farkedebilme, hayatı anlayabilme yeteneğinde mi bitiyor, tamamen insanın kendisinde yani? Hepsini soruyorum ama bir türlü cevaplayamıyorum. Soru sormak her zaman kolaydır da ,cevapları bulabilmek zordur. Çünkü düşününce hepsinin içinde kendine göre istisnaları da mevcut. Toplum bilimci olmasam da kendi halimde bir serzenişkenim. Simyacı'da nasıl ararsa Santiago hazinesini ben de öyle arıyorum cevaplarımı işte. Yanıta gelince: Bu soruların cevabında verilen tüm olasılıkların ayrı ayrı hepsinin yeri var olsa da, benim için en önemli etken ailedir. Bir kişiliğin temellerini oluşturanların, kişiyi bambaşka yerlere taşıyabilecek olanların aileler olduğunu düşünmekteyim. Sonrasında ise kesinlikle kişinin kendisi gelmektedir. Artık buradan sonraki merak ve hayat sorgulaması, hepsi kişinin kendisinde bitmektedir. Bu soruların yanıtı benim için böyle oldu.
Hep görüyorum ya sizin meclisi ulu orta her yerde. Bir meclisinizden içeri doğru dillendireyim dedim içimdeki serzenişi.
Üzdüysem Affola...

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Toggle Footer
Top