13 Aralık 2009 Pazar
0 yorum

Üniforma Aşkına


İstiklal'de yürüyen epeyce kalabalık bir çevik kuvvet polisi dikkatimi çekti dün. Ağızlarının kenarına yerleşmiş hınzır bir gülümseyişle "biziz buraların sahibi, çekilin biz yürüyoruz şu anda burada" diyorlardı. Belki de küstah küstah bakmasalar yanlarından geçip giden bizlere, bende böyle bir mide bulanıklığına neden olmayacaklardı. Ama işte üniforma egoyu küçük bir yüz mimiğiyle çıkarırken ortaya kendiliğinden gelişmiş olan rol yapma yeteneği de çıkıyordu gün yüzüne. Normal hayatta sivilken beceremeyecekleri cesaret, özgüven topluluk psikolojisiyle perçinleniyordu.

Sivil hayatta kalabalık içinde hiçbir şeyken; kimseye birşey ifade etmez ve kimsenin dikkatini çekmezken giydikleri üniformalar içerisinde kendilerine farklı anlamlar yükleyen, bu yükledikleri anlamları yaşayan ve ona göre davranan insanlardır özetle konum. Bu bir polis, asker, pilot ya da doktor olabilir. Azınlıktır o üniformanın içerisinde bulunup da bünyede meydana gelen kasım kasım ya da kısım kısım kasılmaların ötesine geçebilmek. Aslında öteye geçtiğin anda gerçek olursun ama işte gerçek olmayı başarmaktır asıl zor olan. Bu yüzden üniformaları sevmem. Gözümde gerçeklikten uzaktadır üniformalı kişi. Egolarıyla birlikte yürür çoğu zaman ve sokar egosunu gözünün taa içine kadar karşısındaki sivilin.

Onların yanından uzaklaşıp akşam eve geldiğimde o şişik egolarını sadece midemde hissetmiyordum. Burnumda ve boğazımda hissettiğim biber gazı da onlardan hatıraydı. Üniformanın, kudretin, iktidarın ve otoritenin ben duyumsamadığım sürece tesiri sıfırdı üzerimde. "Tesiriniz bir bardak soğuk su kadar üzerimde", dedim . Suyumu da içtim. İyi geldi.

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Toggle Footer
Top