16 Kasım 2009 Pazartesi
0 yorum

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi 5.lik tahtında

Geçen hafta "Habertürk" gazetesi bir istatistiki araştırmaya yer verdi arka sayfalarının birinde. Araştırma, Türkiye'de son 5 yıl içerisinde MEB tarafından atanan öğretmen sayıları ve branşları konusundaydı. Sınıf öğretmenliği atamada 1.sıradayken İngilizce, Türkçe ve Bilgisayar bu sıralamayı takip ediyordu. 5. sıraya gelindiğinde de Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenleri yer alıyordu. Tabiki bu duruma şaşırmadım. Haber bende hayretler uyandırmadı. Fakat ülkenin eğitim konusunda gidişatı hususunda kesinlikle beni şüpheye düşürdü.
Eğitim konusunda 3. dünya ülkeleri arasında bulunan Türkiye, ilim ve bilim dersleri yerine saçma sapan bir din kültürü dersini önemli görmüştü kendisine. Zihniyet yandaşlarına ve oy verenlerine yaranma uğruna bir çırpıda diğer branşları silip Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini uygun görüyordu kendisine.
Matematik, Fizik, Kimya Biyoloji, Tarih, Coğrafya, Müzik, Resim, Beden Eğitimi derslerinin hiçbiri değil sadece Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi kuruluyordu 5.lik tahtına.
Bana kalırsa toptan kaldırılması gerekli bu ders ilk önce öğretmenleri tarafından antipati oluşturdu bu bünyede. Kesinlikle ve kesinlikle aileler tarafından verilmesi gereken bir dersi kendi üstlerine vazifeymiş gibi senelerce öğretmeye ve beynimizi yıkamaya çalıştılar. Anlamını bilmediğim, ve ezlerlemek zorunda bırakıldığım surelerden sözlü oldum. Namaz kılma tekniklerini ve abdest alma şekillerini öğrendim. Sadece din dersinden ibaret ahlak bilgisinden yoksun olan bu ders yüzünden beynimiz yıkandı. Kader, kısmet, alınyazısı gibi olgularla tanıştık, dost olduk. Korkutulduk ve kesinlikle dinden soğutulduk.
Şunu hala çözebilmiş değiliz: Din, devletin üzerine vazife arz eden bir konu değildir. Din özeldir. Kişiseldir. Aynı ahlak gibi. Ders boyunca tanımadığın bir adam tarafından kesinlikle kitaba tabi olunmadan kişisel öngörü ve görüşleriyle dikte edilen bilgiler küçücük, saf beyinlerde çok farklı sonuçlar doğurabilir. Doğuruyor da. Lafa geldiği zaman tüm dinleri öğretme prensibini benimsediklerini dile getiren ve kitapları bu şekilde oluşturdukları söyleyen yetkili kişiler bence sadece lafta birilerini kanırdıklarını düşünüyorlar. Bu zamana kadar tanışmadım, duymadım. Hangi farklı dinden bahsedilmiş, hangi din anlatılmış ya da kişiye bir seçme şansı verilmiş mi? Doğrusunu söylemek gerekirse lisedeki öğretmenim, İncil'i görmemiz için sınıfa bir tane getirmişti. Herkes sırayla eline alıp İncil'e bakmış içinden okuyabilen bir kaç satır birşey okuyabilmişti. Ardından da öğretmen İncil'deki saçmalıklardan ve yanlışlardan bahsetmeye başlamıştı. Alın işte, yaratılan algı bundan ibaret. Bize tanıtmak değil ki amaç, alttan alta empoze edilen "Aman haaa bir gün birisi gelir sizi kandırmaya çalışır, dikkat!" olgusu.
Kötüsü ise öğrencilerin malesef kaçışı olmadığı. 4. sınıftan itibaren zorunlu olan bu derse ancak mahkeme kararıyla durdurma getirilebiliyor. Daha da kötüsü ise bu gidişle okullarda AKP bıyığı takmış öğretmenlerin daha da görünülür kılınacağıdır.
Dediğim gibi din dersinin de ahlak dersinin de okullarda verilmesi zaten başlı başına yanlış bir de üstüne derslerde anlatılanlar ve yaptırılanlar onlar daha da yanlış.

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Toggle Footer
Top